Değerli okurlarım,
Eğitim denildiğinde, okuyan kişilerin sosyo-kültürel olarak milletine daha faydalı birer birey olması akla gelir. 1980 -1990' lı yıllarda okuma seviyesinin az olduğu dönemlerde bile okuyan kişilerin bir meslek sahibi olmak için ne zorluklarla okuduğunu biliriz. Şimdilerde ise daha çok eğitime önem verilmesi gerekirken maalesef şuanda geldiğimiz durum; gençlerin eğitimde soğuduğunu," Okuyupta ne olacağız sanki? Okuyanların hepsi boşta geziyorlar zaten..." demeleri okumanın altının ne kadar boş olduğu ifade edilmektedir. Gençler bu söylemleriyle haksızda değiller. Neden eğitimde maarif model tutulmadı? Neden eğitimin altı bu kadar boşaldı? Neden her yıl üniversitelerde mezun olan yüz binlerce genç boşta ve işsiz kalıyor? Durum böyle olunca ne yazık ki gençler de başka arayışlara girdiler.
Eğitim değersizleştikçe gençler kısa yolda zengin olma peşine düştüler. Bunlarda örneğin; sosyal medyada oynanan sanal kumar, gündüz kuşak programlarında katılımcılara ödenen paralar, tik tok hesaplar, düzenlenen moda, yemek programları ve uyuşturucu batağına saplanan gençler ne yazık ki bu tuzaklara düştüler. Burada rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki, anne - babası olduğu halde kimsesiz çocuklar ve gençler yetişti ve yetişiyor. Çocuklar henüz 12-13 yaşından itibaren anne- baba himayesinde çıkıyor ve 'kısa yolda nasıl para kazanırım' derdine düşüp önüne gelen her platformda yer alıyorlar. Bazı aileler yukarda saydığım platformlarda çocuklarının çıkıp oynamasını desteklerken ne yazık ki bazı ailelerde çocuklarına söz dinletemiyorlar.
Evet, Nihal Candan 2015 yılında, ' İşte Benim Stilim' adlı bir televziyon programına katılmış orada sosyal medyada tanınmıştı. Nihal, bu programa katılırken aynı zamanda İstanbul Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyan 20 yaşında bir genç kızdı. O gelecekte bir avukat adayıydı. Babasının bu gibi programlara katılmasını istemediği halde Nihal ve Bahar Candan kardeşler ' İşte Benim Stilim' adlı televizyon programında boy göstermişlerdi. Daha sonra yarışmacı olarak katıldığı bu programda Nihal, arkadaşları tarafından 'Sen kilolusun' demeleri üzerine diyet yapmaya başlamıştı. Bu arada 20 yaşında ve 57 kilo da. Daha sonra yaptığı evlilik ve sonrasından cezaevine girmesi ona hayatın en acı şokunu yaşatmıştı. Cezaevinde geçirdiği zor günler ve eşinin onu ziyarete gitmemesi üstelik onu başka bir kadınla aldatması genç kadına hayatın acımasız olan tokatını vurmuştu. Nihal çok hassas biriydi ve cezaevinde yaşamak ona çok zor gelmişti. Bu nedenle intihar etmesede vücudunun iflas etmesi için yeme, içmeden oldu. Günbe gün vücuttaki organlar tükenmeye başladı ve en sonunda Anoreksiya nervoza hastalığına yakalandı ve hayata veda etti.
İşte sahipli ama sahipsiz olarak yaşamayı seçmişti. Anne- babayı dinlemeyip kendisine yarını olmayan bir yol seçmiş ve seçtiği bu yolda hayatını feda etmişti.Girdiği fizyoloji sendrom etkisi ona psikoloji bozukluğunu getirmiş ve sonunda hayatına mal oldu. Acaba Nihal gibi kaç kişi hayatta koptu ve kopacak? Moda ve yemek programlarında birbirine etmediği hakaretler kalmıyor. Ne insanlıkları kalıyor nede onur, gurur dedikleri birşey kalıyor kendilerinde.
Ne yazık yetişen gençlerde bu gibi saçma sapan programları izleyip hevesleniyorlar. Geleceklerinin bir çamur batağına dönüşeceğini düşünmeyerek. Nihal, bu gibi yollara girenlere ve girmek isteyenlere kısacası şöhret delisi olanlara bir ders olur mu bilmem ama bu yollarda yürümek isteyenlerin sonu işte acı ve hüsran.
Allah'a emanet olun.
Yorumlar
Kalan Karakter: