Karaköprü’nün Batıkent Mahallesinde bulunan ve imar planlarında sağlık tesis alanı olarak ayrılmış 52 dönümlük alan konut alanına dönüştürülerek Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satılmak isteniyordu. Şanlıurfa Şehir Plancıları Odası İl Temsilcisi Mehmet Selim Açar'ın bu konudaki hukuk mücadelesi sonuçlanmış, imar değişikliği iptal etmişti.
Danıştay'ın gerekçeli kararı, Şanlıurfa'da kamuya ait arsalara rant gözüyle bakan kişi ve kurumlara adeta hukuk dersi verir nitelikte. Gerekçede söz konusu Hastane arsasının konut alanı olarak değerlendirilmesi halinde ortaya çıkabilecek problemlere ve bunun hesap edilmemesine dikkat çekiliyor.
'İMAR BÜTÜNLÜĞÜNÜ BOZMAYACAK' DEMEK MÜMKÜN DEĞİL
İşte Danıştay kararının çarpıcı özeti:
"Dava konusu imar planları ile alanda getirilen nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik donatı alanı miktarının mevzuat ile öngörülen standartlara uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, alanda bu ihtiyacın karşılanması mümkün ise sosyal ve teknik altyapı alanlarının ayrılması, mümkün değil ise nerede ve nasıl karşılanacağına ilişkin araştırma ve analizlerin yapılması sonucunda dava konusu imar planlarının hazırlanması gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin onaylanan söz konusu imar planlarının, çevre imar bütünlüğünü bozmayacak nitelikte olduğundan söz edilebilmesine bu haliyle olanak bulunmamaktadır." gerekçesiyle bozularak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
BU ARSADAN 170 İLA 230 ARASINDA DAİRE ÇIKAR
Savunmanın dilekçesinde verilen bilgilere göre alanda 642 kişilik ek nüfus öngörülmektedir. Konut alanı 2,38 hektardır. Bu durumda yoğunluk 270 kişi/ha olarak hesaplanmaktadır. Diğer yandan, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı'nın sunduğu yapılaşma koşulları ve parsel alanı büyüklüğü doğrultusunda, davaya konu taşınmazın konut alanı olarak ayrılan 23.871 m2'lik kısmının bir bütün olarak kullanılması, ifraz edilmemesi durumunda bu alanda kaba bir hesapla 170 ila 230 arasında daire üretilmesi mümkün olabilmektedir.
Planın kabul ettiği ortalama hane büyüklüğü 5,38 kişidir, bu doğrultuda hesaplanırsa ek nüfusun 1230 kişiye kadar ulaşabileceği anlaşılmaktadır. Bu da yoğunluğun 500 kişi/ha'ı aşabileceği anlamına gelir ki dava konusu planlardan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının kendinden üst kademede yer alan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına uyumsuzluğunun bir göstergesidir....Ancak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile önerilen konut alanı büyüklüğü ve yapılaşma koşulları uyarınca oluşacak nüfus yoğunluğu 1/5.000 ölçekli nazım imar planında bu bölge için belirlenen nüfus yoğunluğunun üzerindedir ve bu yönüyle anılan üst ölçekli plana aykırılık taşımakta ve planların kademeli birlikteliği ilkesi sağlanamamaktadır.
KAÇ KONUT YAPILACAĞI BELİRTİLMEMİŞ, NÜFUS ÖNGÖRÜSÜ YOK
Davaya konu taşınmazda öngörülen yapılaşma koşulları çevrede öngörülenler ile çok farklılaşmasa da konut alanı olarak ayrılan alanın içerisinde kaç konut parseli yer alacağı, konutların büyüklüğü, bağımsız bölüm sayısı gibi koşulların birinin dahi plan açıklama raporunda ya da plan notlarında tarif edilmemiş olması ve nüfus öngörüsünün bulunmaması nedeniyle çevre ve imar bütünlüğüyle tutarlı olmayan bir yaklaşım söz konusudur.
Dava konusu plan değişikliği sürecinde, sağlık hizmeti sunumunu sağlayacak birplan öngörüsünün bulunması ilk plan değişikliği ile karşılaştırıldığında olumlu değerlendirilmektedir. Ancak, bu alanın mahalle genelindeki sağlık hizmetlerinin mevcut/planlıkapasitesiyle karşılaştırılarak planlama yapılması gerekmektedir. Bu değerlendirmenin plan araştırma raporunda ve plan açıklama raporunda yer almaması önemli bir eksikliktir.
Bu doğrultuda, yer seçimi açısından konu ele alındığında da alanın konut alanı olarak planlanmasında yapılan önerinin yer seçimi açısından üst ölçekli plan doğrultusunda bir sorun görülmese de sağlık tesis alanının küçültülmesinde mevcut ve planlı kapasiteye ilişkin hesaplamalar yapılmadan bu işlem yapıldığı için bunun doğru bir planlama yaklaşımı olmadığı değerlendirilmektedir.
İLAVE NÜFUS İÇİN YEŞİL ALAN AYRILMAMIŞ!
Plan değişikliği işlemi ile getirilen ilave nüfusun gereksinimi olan yeterli yeşil alanında davaya konu plan değişikliğinde ayrılmamış olduğu görülmektedir. Öte yandan, ilave nüfus nedeniyle mahallede eğitim, sağlık, sosyo-kültürel tesis alanı ve ibadet alanı yönünden sosyal donatı dengesinin değişmesi kaçınılmazdır. Bu yönde değerlendirmelerin ve mevcut durumun yeterliliğine ilişkin analizlerin plan değişikliği işleminde dikkate alınmamış olması önemli eksikliklerdir.
Plan değişikliği kararları ve değiştirilen (kaldırılan ve yeni getirilen) kullanımlar incelendiğinde, mahalle genelinde dolaşım sistemine ve erişilebilirliğe etki eden önemli değişikliklerin söz konusu olmadığı görülmektedir. Bununla beraber plan değişikliği işlemi ile konut alanı içinde yeni bir taşıt yolunun planlanmamış olması taşıtla erişim gerekleri açısından yetersiz kalabilecek bir ulaşım öngörüsüne işaret etmektedir. Taşıt sistemi ve dolaşımı açısından plandaki ulaşım şeması yetersiz kalmaktadır.
TRAFİK GÜVENLİĞİ DE HESAP EDİLMEMİŞ!
Plan değişikliği kararları ile alanı batı yönden sınırlayan bir yaya yolunun 12 metrelik bir taşıt yoluna çevrildiği, bu yapılırken gerekli açıklama ve gerekçelendirmenin yapılmadığı ve yaya yolunun sürekliliğinin bozulduğu görülmektedir. Ayrıca bu yolun, onaylı planlarla oluşturulmuş bir kavşağa uygunsuz bir açıyla bağlanıyor olması trafik açısından bir güvenlik sorunu ortaya çıkarmaktadır.
Sağlık Bakanlığı tarafından burada bu kullanıma gereksinim olmadığı yönünde bilgi verildiği ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı” kapsamında kent genelinde sağlık alanlarının yer seçimine ilişkin bir başka planlama süreci devreye girdiği için, bu kullanımın buradaki konumunun yeniden değerlendirilmesi ve bir plan değişikliğinin yapılması planlama esaslarına aykırılık taşıyan bir yaklaşım olarak değerlendirilmemektedir...." yönünde görüş ve tespitlere yer verilmektedir.
UYGULAMA İMAR PLANIYLA NAZIM İMAR PLANI ARASINDA UYUMSUZLUK VAR
Dosyanın, önceki yargı kararının ve bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; gelişme konut alanı kullanımı açısından, önceki plan değişikliğinde,gelecekte bu alanda yaşaması öngörülen nüfus yoğunluğu belirlenmemiş iken, dava konusu1/5000 ölçekli nazım imar planında 121-250 kişi/ha olarak belirlenmiş ise de; imar planlarına ait plan açıklama raporunda, alanda yaşaması öngörülen kişi sayısının ortaya konulmadığı, savunma dilekçesinde, parselde yaklaşık 642 kişi yaşayacağının beyan edildiği, ancak bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, konut alanı belirlenen kısmın büyüklüğü (2,38 ha)ile hesapla 170-230 arasında konut üretiminin mümkün olabileceği, taşınmazın ifraz edilmesi halinde de 23 konut parselinin ortaya çıkacağı, TÜİK verilerine göre Şanlıurfa ilinde ortalama hane büyüklüğü 5,38 kişi olarak kabul edildiğinden, bu doğrultuda hesap yapıldığında, alana gelecek ek nüfusun 1230 kişiye kadar ulaşabileceği, bu da nüfus yoğunluğunun 500 kişi/ha oranına tekabül ettiği, halbuki, diğer dava konusu olan 1/5000 ölçekli nazım imar planında belirlenen 121-250 kişi/ha yoğunluk uyarınca alana gelmesi öngörülen ek nüfusun 287-595 kişi arasında olması gerektiği bilirkişilerce tespit edildiğinden, uygulama imar planı ile nazım imar planı arasında bu uyumsuzluğun, 1/1000 ölçekli uygulama imar planını planlama hiyerarşisine aykırı hale getirdiği, bununla birlikte, hem nazım hem de uygulama imar planı yönünden mevzuata ilişkin esas aykırılığın, bilirkişilerce ortaya konulan yukarıdaki hesaplama/hususların, dava konusu işleme ilişkin plan açıklama ve araştırma raporunda yer alması gerekirken yer almamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, hem alanda yaşaması öngörülen nüfusa, hem de bu nüfusun gereksinimi olan sosyal donatı alanları hakkında plan araştırma/açıklama raporunda herhangi bir bilgiye yer verilmediği gibi yeni kullanımın getireceği nüfusun ihtiyacı olan sosyal donatı alanlarının, standartlara uygun olarak ayrılıp ayrılmadığı ve ulaşım altyapısının yeterli olup olmadığı hususlarında herhangi bir çalışma ya da analiz yapılmayan plan raporları,Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 9. ve 26. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
SOSYAL DONATI ALANLARININ NEREDE NASIL KARŞILANACAĞI ORTAYA KONULMAMIŞ!
Her ne kadar davalılarca, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği'nde yer alan Sosyal ve Teknik Altyapı Alanlarına İlişkin Standartlar göz önünde bulundurularak 500 m yarı çaplı alanda yer alan sosyal donatı alanlarının gösterildiği ve taşınmazın %54,17'lik kısmının sosyal ve teknik altyapı alanına ayrıldığı belirtilmekte ise de, mevzuat ile öngörülen standartlara uygun ölçekli imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planı arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi ve söz konusu imar planları ile alanda yaşaması öngörülen ortalama kişi sayısının plan açıklama raporunda hesap edilmesi ile mümkün olduğu açıktır.
Uyuşmazlık bu çerçevede değerlendirildiğinde, alanda ortalama öngörülen kişi sayısının hesap edilmesi; buna göre ilgili kuruluşlardan gerekli görüşler alınarak, bu nüfusun ihtiyacı olan sosyal donatı alanı miktarının mevzuat ile öngörülen standartlara uygun olup olmadığının değerlendirilmesi, alanda bu ihtiyacın karşılanması mümkün ise sosyal donatıların ayrılması, mümkün değil ise nerede ve nasıl karşılanacağına ilişkin araştırma ve analizlerin yapılması sonucunda dava konusu imar planlarının hazırlanması, alanda yoğunluğu artıran ve kentsel ulaşım sistemini etkileyen nitelikteki imar planında, kentsel teknik altyapıya yönelik etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla, ayrıca kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesi raporunun ve analizinin hazırlanması/hazırlattırılması gerekirken, bu hususlar yerine getirilmeksizin onaylanan söz konusu imar planlarının, çevre imar bütünlüğünü bozmayacak nitelikte olduğundan ve önceki yargı kararının gereklerinin yerine getirildiğinden söz edilebilmesine bu haliyle olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.''
(GÜNCELLENDİ)
Yorumlar
Kalan Karakter: