Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 38. Olağan Mali Genel Kurulu ve Ustalara Saygı Ödül Töreni Programı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi ve siyaseti ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına DEİK çalışmalarını tebrik ederek konuşan Erdoğan, "Merhum Özal çok farklı bir başbakan ve cumhurbaşkanıydı. Karşılaştığı onca zorluğa, onca engele, statükodan çıkar devşirenlerin takoz siyasetine rağmen, Türkiye’nin önünde yeni ufuklar açmış, devrinin çok ötesinde hizmetlere imza atmış bir devlet ve siyaset adamıydı. Rabbim ondan razı olsun, mekanını inşallah cennet eylesin diyorum. İnsan eseriyle yaşar, rahmetli Özal da eserleriyle, hizmetleriyle milletimizin kalbinde yaşamaya devam ediyor. Onun ülkemize bir armağanı olan DEİK, Türk iş dünyasının uluslararası alandaki lokomotif kuruluşu olarak bu yıl 40. yaşını kutluyoruz. 40 Sene önce dikilen fidanın, bugün 153 iş konseyi, 92 kurucu kuruluş ve 5 bine yakın üye sayısıyla kolları dünyanın dört bir yanına uzanan devasa bir çınara dönüştüğünü görüyoruz. Biraz evvel Nail Bey, 40 sayısının kültürümüzdeki yerini ve anlamını son derece veciz bir şekilde ifade etti. DEİK’in 40 yaşın birikimiyle, tecrübesiyle, olgunluğuyla inşallah yoluna çok daha güçlü devam edeceğine inanıyorum. DEİK ailesine başarılarla dolu daha nice 40 yıllar geliyor" dedi.
"Türkiye’nin ekonomik, ticari ve üretim gücüne güç kattık"
DEİK’i hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığı süresince güçlü biçimde desteklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İş dünyamızın yurt dışında önünü açmak, karşılaştığınız sorunları çözmek, sıkıntılarınızı gidermek için samimiyetle mücadele ettik. Afrika’nın daha önce kapısı çalınmamış ülkelerinden, kısıtlı varlığımızın olduğu Güney Amerika’ya, Asya’nın derinliklerinden, Orta Doğu’nun en sıkıntılı bölgelerine kadar her yerde sizlerin yanında yer aldık. Yurt dışı ziyaretlerimizde DEİK’in faaliyetlerine mutlaka vakit ayırın. Gümrüklerdeki sorunlarınızdan, tır şoförlerimizin meselelerine, bürokratik engellerden, teminat mektuplarına, bize ve bakanlarımıza ilettiğiniz her konuyla birebir ilgilendik. Kolay olanı değil, zor olanı seçtik. Elimizi taşın altına koyduk ve hamdolsun sizlerle birlikte Türkiye’nin ekonomik, ticari ve üretim gücüne güç kattık. Dünyanın neresinde iş yaparsa yapsın iş adamlarımıza, sanayicilerimize, yatırımcılarımıza, ihracatçılarımıza, arkalarında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin olduğunu çok yakından hissettirdik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
"Jeopolitik riskleri de çok net okuyoruz"
Bölgedeki çatışmaların ve küresel ekonomideki belirsizliklerin, yerli ekonomiye verdiği tedirginliklerin farkında olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’deki soykırımla başlayan, ardından İsrail’in Lübnan’a, Yemen’e, İran ve Suriye’ye saldırmasıyla artan jeopolitik riskleri de çok net okuyoruz. İş dünyamızın fırtınalı bir denizde yol almaya çalıştığı aşikardır. Türk iş dünyası, yeni durumlara adaptasyon kabiliyeti en yüksek kesimler arasında ilk sıradadır. İhracatçılarımız başta olmak üzere şirketlerimizin yeni pazarlar bularak, yeni ortaklıklar kurarak bu sancılı dönemi başarıyla yönettiğini görüyoruz. Biz de bütün bu gelişmeleri yakından takip ediyor, doğuracağı risklerle beraber potansiyel fırsatları da dikkate alarak yeniden şekillenen küresel sistemde ülkemizi en iyi şekilde konumlandırmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
"Ne zulme sessiz kalıyor ne de macera peşinde koşuyoruz"
"Bir başka hassasiyetimiz şudur değerli arkadaşlar. Vicdanı, adaleti, insan hayatı ve onurunu merkeze alan dış politikamızdan taviz vermeden Türkiye’yi çatışmaların ve gerilimlerin uzağında tutmak" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun için her adımı dikkatle hesap edilmiş ince bir siyaset izliyoruz. Ne zulme sessiz kalıyor ne de macera peşinde koşuyoruz, ne pısırık davranıyor ne de muhalefetin kışkırtmalarına prim veriyoruz. Türkiye için 86 milyonun tamamı için yüzünü ülkemize çevirmiş mazlumlar için en doğrusu neyse onu kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Komşumuz Suriye’de 14 yıl boyunca bunu yaptık. Rusya-Ukrayna savaşının ilk gününden itibaren bunu yaptık. İsrail’in İran, Yemen ve Lübnan’a yönelik saldırılarında bunu yaptık. Gazze soykırımına tepki olarak İsrail’le ticari ilişkilerin kesilmesinde bunu yaptık. Körfezdeki kardeş ülkelerle ilişkilerimizi geliştirirken yine bunu yaptık. Libya’dan Karabağ’a nerede bize ihtiyaç varsa orada yine biz bunu yaptık. Kendi ülkesini Batılı televizyon kanallarına şikayet eden ezik siyasetçiler gibi değil, hadiselere Ankara merkezli bakarak politikalarımızı belirledik. Hepsinde de haklı çıkan biz olduk. Bugün hemen herkes Türkiye’nin meseleleri okuma biçimini takdir ediyor. Rakiplerimiz dahi ülkemizin dengeli, vicdanlı, ilkeli ve dirayetli duruşundan övgüyle bahsediyor" belirtti.
"Türkiye, barış masalarının aranan aktörü haline geliyor"
Türkiye’nin güven verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, barış masalarının aranan aktörü haline geliyor. Bugün Türkiye kendisine güveniyor, kendisine inanıyor, özgüvenli bir şekilde hedeflerine doğru sağlam adımlarla ilerliyor. İnşallah çok daha iyi yerlere geleceğiz. Sizlerle çok daha fazlasını başaracağız. Ölçek büyüterek yola hep beraber devam edeceğiz. Değerli dostlar, bakın, bütün bunları ben hamaset olsun diye söylemiyorum. DEİK’in potansiyelini çok iyi bildiğim için bunları ifade ediyorum. Sizlere inandığım için, sizlere güvendiğim için kendimden bu kadar emin konuşuyorum" şeklinde konuştu.
"Milli gelirimiz ilk kez 1 trilyon doları aştı"
Geçtiğimiz günlerde ekonomiye dair önemli veriler açıklandığını söyleyen Erdoğan, "Özellikle dış ticarette yine rekorlara imza attık. Hatırlarsanız 28 Mart’ta 2 milyar 64 milyon dolar ile günlük mal ihracat rekoru kırmıştık. 2025 yılı Temmuz ayında 25 milyar dolar ile cumhuriyet tarihimizin en yüksek aylık mal ihracatımızı gerçekleştirdik. Dış ticaret açığı son dokuz ayın en düşük seviyesine indi. 2002’de yılda sadece 36 milyar dolar ihracat yapan Türkiye’yi böyle aldık, sadece bir ayda 25 milyar dolar ihracat yapan bir ülke haline getirdik. Ocak-Temmuz ihracatına bakıldığında da yüzde 5,2’lik artışla 7 ayda 156,4 milyar doları aştık. Şurası fevkalade önemlidir, kişi başına düşen gelirimiz 2024’te 15 bin 463 dolara, 2025’in ilk çeyreğinde ise 15 bin 971 dolara yükselmiştir. Milli gelirimiz ilk kez burası çok önemli, 1 trilyon doları aşmış ve 2025’in ilk çeyreği itibariyle 1 trilyon 371 milyar dolara ulaşmıştır. 2002 sonunda milli geliri 230 milyar dolar olarak devralmıştık. 23 yılda 6 kat arttırdık ve toplam 1 trilyon 371 milyar dolara yükselttik. Bu Türkiye ekonomisinin farklı bir lige yükseldiğinin ifadesidir. Ülkemizi bu seviyelere taşıdık" ifadelerini kullandı.
"Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatımız 101 milyar doları aştı"
2002’ye göre sadece rakamlarla artış olmadığını dış ticaretin yapısında dönüşüm olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sırf muhalefet etmek adına, Türkiye’nin kazanımlarını önemsizleştirenler ortadaki bu başarıya gözlerini kapatsa da, iş dünyamız belirsizliklerle dolu küresel iklimde bu rakamların ne manaya geldiğinin gayet farkındadır. Bunu vurgulamakta fayda görüyorum. Hem ihracat yaptığımız ülkelerin sayısı yükseldi, hem de ihraç ettiğimiz ürünler çeşitlendi. Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatımız 101 milyar doları aşarken, ihracatımızdaki payı da yüzde 41’e çıktı. Savunma sanayimiz 7,15 milyar dolarlık ihracat ve 180 ülkeye erişimle gurur kaynağımız oldu. otomotiv sektörümüz ihracat hacmiyle Avrupa’da 4., dünyada ise 12. Sıraya yerleşti. Bu vesileyle Ticaret Bakanlığımızı, ihracatçı birliklerimizi, iş dünyamızı, ticaretimizin akıncı beyleri olan ticaret müşavirlerimizi tebrik ediyorum. Şu gerçeğin de gözden kaçırılmaması gerektiği inancındayım. Günümüz dünyasında ticaret diplomasisi artık çok aktörlü bir süreçtir. DEİK bu anlamda yalnızca Türk özel sektörünün temsilcisi değil, aynı zamanda iş dünyamızın da diplomatik sözcüsüdür. Cumhuriyetimizin ikinci asrında başta DEİK olmak üzere Türk Sivil Toplum Kuruluşlarımızdan ülkemizin küresel ticaretteki ağırlığını artırmak için canla başla çalışmaya devam etmelerini bekliyorum" şeklinde konuştu.
"Terörsüz Türkiye sürecinde yeni evreye geçildi"
"Sadece dış ticaret rakamlarında değil, iç cephemizin tahkimatına yönelik çabalarımızda da güzel haberler alıyoruz" diye belirten Erdoğan, "Terörsüz Türkiye sürecimizde bu hafta yeni bir evreye daha geçildi. Sürece siyasi desteği ve katılımı artırma çağrılarımız olumlu karşılık buldu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuruldu. Böylece Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha başarıyla aştı. Bir ön yargıyı daha kırdı. Demokratik zeminde meselelerini konuşarak çözme yolunda kıymetli bir adım atıldı. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına başlamasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Komisyona katılan siyasi partilerin temsilcilerinin ilk toplantıda verdikleri yapıcı mesajları takdirle karşıladı. İlk güne hakim olan müspet atmosferin inşallah ilerleyen günlerde daha da güçlenmesini ümit ediyoruz" dedi.
"Türkiye’nin yarım asırlık terörle mücadelesinin ekonomik faturası yaklaşık 2 trilyon dolar"
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Terörsüz Türkiye Komisyonuna ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün de Milli Savunma Bakanımız, İçişleri Bakanımız ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız davet üzerine komisyona bilgi verdiler. Şurası bir gerçek ki, bölgemizde yeni oyunlar oynanırken Türkiye’nin bu oyunları bozacak adımları kararlılıkla atması devlet aklının bir gereğidir. Etrafımızı saran bu ateş çemberinden özellikle mevzi kazanımlarla değil, ancak ve ancak stratejik bir yaklaşımla birbirimize güvenerek, inanarak, güçlü bir irade ortaya koyarak çıkabiliriz. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz. Hangi riske giriyorsak bunun için giriyoruz. Cumhur İttifakı olarak yalnızca elimizi değil tüm gövdemizi taşın altına işte bunun için koyuyoruz. Türkiye’nin yarım asırlık terörle mücadelesinin ekonomik faturası yaklaşık 2 trilyon doları aştı. Terörün ekonomi ile birlikte ülkemize başka maliyetleri de oldu. Henüz ömrünün baharındaki nice gencimizi kara toprağın baharına verdik. Ocaklar söndü, aileler parçalandı, çocuklar yetim ve öksüz kaldı. Ateş sadece düştüğü yeri yakmadı, hepimizin yüreğini dağlandı. Terör, sivil siyaseti de yıllarca esir aldı. Baskı altında tuttu. Dış politikadan, sosyal hayata, toplumsal barışımızdan güvenliğe kadar her cephede terörün yol açtığı sorunlarla mücadele ettik. Millet olarak biz kaybederken, Türk’ün de, Kürt’ün de, Arap’ın da can düşmanı olanlar kazandı. Demokrasimiz kan kaybederken, millet iradesine musallat olan vesayet odakları kazandı. Biz, değerli kardeşlerim, artık bu ülke, bu millet kaybetmesin diyoruz" ifadelerini kullandı.
"Zarfımız birlik, mazrufumuz kardeşliktir"
Devletin tüm kurumlarının tam bir uyum içinde çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi Allah’ın izniyle kazananlar ile kaybedenlerin yerini değiştirecek olan tarihi bir sürecin içindeyiz. Biz de sabotajlara ve tahriklere karşı tedbiri elden bırakmadan teyakkuz halinde dikkatle, hassasiyetle, ünsiyetle bu çalışmaları yönetiyoruz. Aynı şekilde siyaset kurumu bazı çatlak seslere ve fırsatçılara rağmen genel olarak sürece olumlu yaklaşıyor. Terörle hiçbir yere varılamayacağı, bölgemizin geleceğinde terörün hiçbir çeşidine yer olmadığı gün geçtikçe daha net görülüyor. Bu avantajları en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizde ve bölgemizde yeni bir dönemin kapılarını açmak istiyoruz. Zarfımız birlik, mazrufumuz kardeşliktir. 86 milyonun imzasını taşıyan bu mektup er ya da geç adrese ulaşacaktır. Sürecin sonunda inşallah sadece ekonomisiyle değil, demokrasiyle de kardeşliğiyle de güçlü Türkiye’ye şeref olacağız. Ülkesi ve milleti için hayal gören bu ülkenin istikbalini düşünen herkesten bu hayırlı adıma samimi destek vermelerini rica ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmalarının ardından üyelerle birlikte fotoğraf çektirdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: