Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleştirdiği basın toplantısında kürsüyü Özak Tekstil işçilerine bıraktı. İşçiler Meclisten Çalışma Bakanı ve İçişlerine Bakanına seslendiler.
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, 45 gündür direnişte olan Özak Tekstil işçileri ve Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen ile birlikte TBMM’de bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan Karaca sözlerine 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayarak başladı. Haber alma, haber olma ve aynı zamanda haber yapma hakkının emeğiyle geçinenler için önemine değinen Karaca, “Özellikle son dönemde yükselen işçi hareketiyle birlikte bir kere daha gördük. Emeğin haklarını alamadığı memleket koşullarında işçilerin ne için mücadele ettiklerini, hangi koşullarda çalışmak zorunda bırakıldıklarını, hak gasplarını kamuoyuyla paylaşabilmeleri için de özellikle işini onuruyla yapan gazetecilerin varlığının ne kadar hayati olduğunu da bu geçtiğimiz dönemde de bir kere daha anladık” şeklinde konuştu.
“NELER ÇEKTİĞİMİZİ DİNLEYİN”
Özak Tekstil işçilerinin mücadelesini anlatan Karaca, “45 günlük süre boyunca Çalışma Bakanlığıyla, İçişleri Bakanlığıyla, valilikle görüşmek için defalarca çağrıda bulundular. Bu çağrılara bir yanıt gelmedi. Şimdi işçiler Urfa’dan duyuramadıkları seslerini bugün bu çatı altında, onların en yakınına gelerek duyurmak istiyorlar. Bugün EMEP’in basın toplantısı kürsüsü, Özak Tekstil direnişinin kürsüsü olacak” dedi ve sözü işçilere bıraktı.
Direnişin başından itibaren alanda bulunan işçi Funda Bakış, seslerini birçok yere duyurmaya çalıştıklarını dile getirerek “Bugün bizim verdiğimiz mücadele yalnızca Özak tekstil çalışanlarının mücadelesi değil tüm işçilerin mücadelesidir. Sesimizi duymak isteyen duydu, duymak istemeyen duymadı. Buradan iktidara ve İçişleri Bakanlığı’na sesleniyorum: Yeter artık sesimizi duyun. Elimizden geldiğince size ulaşmaya çalıştık, ama sesimizi duyuramadık. Şimdi size en yakın yerden, TBMM’den sesleniyoruz. Bizi duyun, kulaklarınızı açın ve bu işçilerin neler çektiğini dinleyin. İçeride sendikal haklarımızdan yararlanamıyoruz, dışarıda kolluk şiddetine maruz kalıyoruz. Haklarımızı talep ediyoruz. Haklarımız dışında bir şey istemiyoruz” dedi.
“YASAK KARARINDAN ÖNCE KEŞKE BİZİ DİNLESEYDİNİZ”
İşçi Mehmet Koca da Özak işçilerinin anayasal hakkı olan sendika değiştirme hakkını kullanmaya çalıştığını ancak bu sebeple tehdit, mobbing ve işten atmalarla karşılaştıklarını vurgulayarak, “Biz işçiler buna sessiz kalamazdık. Eğer arkadaşımızın işten atılmasına göz yumsaydık sıra bize gelecekti. Sendika değişikliğine karşı patron baskısı nedeniyle iş bırakma eylemine başladık. İş bırakmaya gittik ve hakkımızı fabrika önünde aramaya başladık. Jandarmayla, müftüyle, valiyle karşı karşıya kaldık. Cop, biber gazı tazyikli suya maruz kaldık. 45 günlük direnişimizde Urfa’nın seçilmiş AK Parti milletvekilleri sesimizi duymadı. Onlara ulaşmaya çalıştığımızda bile sesimizi duyuramadık. Buraya gelerek sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Buradan Çalışma Bakanlığına çağrımızdır: Sesimizi duysunlar, insanların sorunlarını dinlesinler. Hakkımızda verilen yasak kararlarını vermeden önce gelip keşke bizimle de muhatap olsalardı. Şikayetlerimizi dinleselerdi belki çözüm olabilirdi” şeklinde konuştu.
'500'DEN FAZLA İŞÇİ HAKSIZ YERE TEZMİNATSIZ İŞTEN ATILDI'
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen de, Özak Tekstil direnişinde karşılaştıkları engelleri hatırlattı. İşçilerin hak arayışı karşısında devleti yöneten güçlerin refleksinin nasıl olduğunu bir kere daha gördüklerini anlatan Türkmen, şunları kaydetti:
''Her hak arayışında, her işçi mücadelesinde bu tür baskılar yaşanıyor. Ancak Özak direnişi belki de bir işçi direnişinde yaşanabilecek bütün baskıların, engellerin en çarpıcı biçimde yaşandığı bir mücadele oldu. Özak işçilerinin direnişiyle aynı zamanda işçi düşmanlığı ve kar uğruna yapabileceklerinin neler olduğunu gördük.
İşçiler 18-20 saate varan zorunlu mesailerle karşılaştı. Her türlü baskı ve mobbing uygulandı, bazı kadın işçiler tacizi şikayet ettiği için tehditle ve şantajla işten atıldı. Yıllar içinde 500’den fazla işçinin haksız yere tazminatsız işten atıldığı bir yer burası. Aslında kelimenin tam anlamıyla bölgede özellikle yaratılmak istenen kölelik düzeninin en çarpıcı yaşandığı yer. Bunlar sadece Özak’ta yaşanmıyor elbette ama Özak’ta gündeme gelmesinin sebebi Özak işçilerinin artık bu kölelik koşullarına isyan etmesiydi”
Yorumlar
Kalan Karakter: