Atatürk Barajı 33 yıl önce hizmete açılmıştı. Türkiye’nin en büyük barajı olarak Şanlıurfa ve Adıyaman illeri arasında Fırat Nehri üzerinde inşa edilen Atatürk Barajı yapımına başlandıktan 9 yıl sonra su tutmaya başladı ve 1992 yılında da enerji üretimine geçmişti.
DSİ verilerine göre, Atatürk Barajı başta hidroelektrik enerji ve tarımsal sulama olmak üzere faaliyet gösterdiği alanlarda ülke ekonomisine her yıl yaklaşık 1,7 milyar ABD doları katkı sağlıyor. Baraj sayesinde Şanlıurfa ve Mardin illerinde toplam 617.983 hektar alanda sulu tarım yapılıyor. Ancak 'Salma sulama' yüzünden büyük bir israf ve toprak kayıpları söz konusu.. Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen'e göre, bu zenginliğin kıymetini bilmek ve 'Vahşi sulama' yönetimi artık tarihe karıştırmamız gerekiyor.
Türkiye'nin en büyük üçüncü gölü
Atatürk Baraj gölü aynı zamanda Türkiye'nin en büyük 3'üncü gölü konumunda. Kil çekirdekli kaya dolgu tipinde inşa edilen baraj, gövde hacmi bakımından Türkiye’de 1'inci, dünyada ise 5'inci sırada
Barajın özellikleri ve Türkiye ekonomisine sağladığı katılar DSİ tarafından şöyle açıklanıyor:
''Atatürk Barajı gerek insanı hayrete düşüren boyutları gerekse ekonomik ve sosyal faydaları açısından Türkiye Cumhuriyeti’nin hayata geçirdiği en büyük yatırımlar arasında yer alıyor. Tamamıyla Türk mühendis ve işçisinin emek ve alın teriyle ülkemize kazandırılan bu abidevi eser, ismine yakışır şekilde ülkemizin ve Avrupa’nın en büyük barajı unvanına sahip ve dünyanın sayılı mühendislik yapısı arasında bulunuyor.
Elektrik kurulu gücü, gövde dolgu hacmi ve baraj gölü açısından ülkemizde ve Avrupa’da Atatürk Barajı’ndan daha büyüğü bulunmuyor. Atatürk Barajı dünya çapında da taşkın kontrol hacmi bakımından üçüncü, gövde dolgu hacmi bakımından ise altıncı sırada yer alıyor.
DSİ tarafından 1983 yılında inşaatına başlanılan Atatürk Barajı’nda 13 Ocak 1990 tarihinde su tutulmaya başlandı ve zamanla bölge halkının “deniz” olarak andığı 817 kilometrekarelik devasa baraj gölü ortaya çıktı. İnsan eliyle yapılmış olmasına rağmen Atatürk Baraj Gölü; Van Gölü ve Tuz Gölü gibi doğal göllerin ardından ülkemizin en büyük üçüncü gölü oldu. Atatürk Barajı, depoladığı su miktarı açısından da eşsiz bir konumda bulunuyor. Baraj rezervuarında depolanan 48,7 milyar metreküp su, ülkemizin toplam su depolama kapasitesinin yaklaşık %26’sını oluşturuyor. Bu müthiş su kütlesi, başta hidroelektrik enerji üretimi ve tarım olmak üzere; su ürünleri üretimi, ulaşım, suyolu taşımacılığı ve turizm gibi sektörlerin hizmetine sunuluyor.
Enerji üretimiyle 500 Milyar TL’lik katkı sağladı
Atatürk Barajı’nın 8 türbinden oluşan hidroelektrik santrali toplam 2400 MW kurulu güce sahip. Son türbinin 10 Eylül 1994 tarihinde devreye alınmasıyla birlikte tesis tam kapasite elektrik üretimine başladı. Atatürk Barajı ve HES yıllık 8,9 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretim kapasitesine sahip. Dev tesis bu özelliği ile ülkemizin ve Avrupa’nın en büyük hidroelektrik santrali konumunda bulunuyor. Atatürk Barajı ilk türbinin devreye alınarak enerji üretmeye başladığı 1992 yılından bu yana toplam yaklaşık 210 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üreterek, milli ekonomiye yalnızca elektrik enerjisi üretiminden yaklaşık 500 milyar TL katkı sağladı.
Türkiye'de sulanabilir arazilerin yüzde 10'u Atatürk Barajı sayesinde hayat buldu
Atatürk Barajı müthiş enerji üretiminin yanında ülke tarımı ve gıda güvenliği açısından da son derece önemli bir işleve sahip. Barajın sulama sahası 800 bin hektar ile ülkemizin ekonomik olarak sulanabilir arazisi olan 8,5 milyon hektarın yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Atatürk Barajı 1995 yılından günümüze kadar tarımsal sulamadan ülke ekonomisine toplam yaklaşık 423 milyar TL katkı sağladı.
Öte yandan Atatürk Baraj Gölünde çeşitli türlerde balık yetiştiriciliği ve avcılık da yapılıyor. Özellikle sazan türü balıklar yetiştirilerek bölgenin gıda çeşitliliğine ve yeni iş alanlarına kavuşmasına katkı sağlanıyor. Bunun yanında baraj gölünün çeşitli kesimlerinde tesis edilen iskeleler vasıtasıyla hem yolcu hem de yük taşımacılığı yapılıyor. Atatürk Barajı her yıl yerli ve yabancı binlerce turisti de ağırlıyor.''
Yağış azlığı Atatürk Barajı'nı nasıl etkiledi?
Temelden yüksekliği 169 metre, Nehir seviyesinden yükseklik bakımından minimum su kotu 513, ideal su kotu 526, maksimum su kotu ise 524 metre. Baraj duvarının boyu 1644, eni ise 15 metre. Barajda elektrik üretimi için derinliğin en az 133 m olması gerekiyor. Atatürk Barajı'nda şimdilik risk yok ama bu yıl kuraklığın da etkisiyle su seviyesinin son yılların en düşük seviyesine indiği görülüyor. Yağışlar son bir yılda mevsim normallerine göre 3'te 1'e geriledi, yeraltı su kaynakları da dip yaptı. Kuraklığın önümüzdeki yılda devam etmesinden endişe ediliyor.
Damla ve yağmurlama sistemlerinin önemi arttı, acil tedbirler almalıyız
TEMA Vakfı İl Temsilcisi ve Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen'in verdiği bilgiye göre, Fırat Nehri’nin üst havzalarından gelen kar suyu sayesinde Atatürk Barajı su kodu kritik seviyeye düşmedi.
Barajın aktif doluluk oranının yüzde 40 civarında olduğunu, sulama ve su kullanımı açısından herhangi bir kriz beklenmediğini vurgulayan Prof.Dr.Öztürkmen, şu uyarıda bulunuyor: ''Sulama birliklerinin su kullanımını miktara göre fiyatlandırması çok önemli. Ne kadar su kullanılıyorsa o oranda ücretlendirme yapılmalıdır. Ayrıca damla sulama, yağmurlama gibi modern sulama yöntemlerini tercih eden çiftçiler daha düşük su fiyatıyla teşvik edilmelidir.''
(Güncellendi)
Yorumlar
Kalan Karakter: