Şanlıurfalı din adamı Aziz Kutluay'ın oğlu vaiz Mehmet Emin Kutluay, Aşağı Çarşı bölgesinde bulunan İmam Aslan Camisine Abdulvahid Tekkesi isminin iade edilmesi için yetkililere çağrıda bulundu. Emekli Akademisyen, Ak Parti Yönetim Kurulu Üyesi Cuma Hündür ise buranın Abdulvahid efendiye ait olmadığını belirtti.
TEKKE'NİN İSMİNİ UNUTTURMAK VEBALDİR
Kutluay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Şanlıurfa’da manevi değerlere kıymet verilmediğini belirtti ve buna örnek olarak onarımını üstlendiği için 2006'da adı 'İmam Aslan Camisi' olarak değiştirilen Abdulvahid Tekkesi'ni gösterdi. Kutluay, şu ifadeleri kullandı:
''Burası Arasa hamamının hemen yanında bulunuyor. Abdulvahid, 1900'lü yıllar öncesi Rodos adasından, yani Ege’den kalkmış, Urfa’ya gelmiş ve bu Tekke’de talebe yetiştirmiş, insanlığa hizmet etmiş... Bu Camii yenilendiği zaman ismi İmam Aslan olarak değiştirildi. İmam Aslan’la ilgili asla olumsuz bir şey söylemiyoruz, İş insanı olarak iyi işler yapmıştır. Ama bir alimin, vakfiyesi olan bu Tekke’nin ismini unutturmak büyük bir vebaldir.
Hani biz yağmur yağmıyor diye üzülüyoruz ya, biz manevi değerlerimize değer vermiyoruz ki Allah bize rahmet versin. Ben buradaki ismin tekrar Abdulvahid Tekkesi olarak değiştirilmesini talep ediyorum’’
BURASI ABDULVAHİD EFENDİNİN DEĞİLDİR
Emekli Akademisyen Cuma Hündür, Kutluay'ın bu paylaşımını alıntılayarak, buranın çok eski bir mescit ve Tekke olduğunu belirterek şu bilgileri aktardı:
''Buranın Vakfiyesi Mübbemedit vakiyyesi en merbuttur. Merhum Abdulvahid efendinin değildir.
Mescidin bitişiğinde bir Tekke vardır. Bu Tekkeye o dönem vakıflar nezaretinin emriyle görevli olarak merhum "Abdülvahit efendi" müderris olarak atanmıştır..
Bu atanmadan sonra zamanla bu Tekkeye Abdulvahit Tekkesi denilmiştir.
Mescit ve Tekke Abdülvahit efendinin Urfa'ya gelişinden önce de vardı.
Bu Mescit ve Tekkenin şöhretli bir adı önceden vardır.
Mescit ve Tekke bitişik bir külliyeyedir
Bu mescit ve Tekke Cumhuriyetin ilk yıllarında vatandaşa mesken olarak satılmıştır.
Sonradan alıcı ve bir gurup Urfalı hayırseverin teşebbüsüyle ev olma vasfından çıkarılarak mecit olarak tekrar "Ezanı Muhammedi" ile şereflenerek eski şan ve şerefini korumuştur.
Genelde bu tür cami ve mescitlerin satış amacına gerekçe "Harap cami" maddesi eklenme ihtiyacı duyulmuştur.
Bu mescid çok küçük ve ciddi anlamda Restorasyona muhtaç bir konumdayken bu mescidin büyütülmesi ve camiye dönüşmesi konusu hayırsever bir gurup ve öncüleri olan Başkan (Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba) tarafından iletilmiş ve bu isteğinin imam Aslan tarafından kabul edilmesiyle Mescit büyük bir Camiye dönüştürülmüştür.
Sonuç olarak, yanlış olan işlemler birbirini takip etmiştir.
İmam Aslan maddi olarak inşaatın tüm masraflarını ödediği ve küçük mescidi büyük Camii haline getirdiğinden ona izafeten isim hakkı verilmiştir.
Yoksa ne kendisi ne de ailesinin, 'Bu ismi maddi meblağa karşılık bize verin' diye bir teklif ve baskıları söz konusu olmamıştır.
*
Bu külliyeye Abdülvahit efendinin isminin verilmesinin nedeni de bu Tekkede görevli müderrisliğnden dolayı halkın ifadesiyle asıl ismi unutturulmuş ve Abdülvahit tekkesi denilmiştir.
Bu külliyenin asıl ismi ve manevi cism-i burayı satan Urfa Vakıflar idaresinin ceberruti döneminin satış evraklarında ve alıcısı olan kişinin dosyalarında mevcuttur.
Evet ismini merak edenler araştırsınlar diye yazmıyacağım demiştim şimdi zaruriyyeten dolayı yazıyorum:
"KUBBE MESCİT"
Resmi kurumların bu konularla ilgili birim ve kuruluşlarını yanıltan bir gurup var. Sırf kendi statülerini korumak amacıyla 'bu işi bizden daha iyisini kimse bilmez' anlayışıyla konunun uzmanları olan kadroları yani liyakâtlı kişileri sürekli perdeleyerek, Urfa'nın kadim tarihini kendi tekellerindeymiş gibi yanlış bilgilendirmeye devam ettirilmesi önemli bir problemdir.
Olaylar zinciri budur. Doğrusu devletin denetimiyle ancak gerçek bilgilerle mekânların doğumu, ölümü, imarı, iskânı yazılı belgeler kaydı zapt edilerek, sonradan levhalanarak kapılarına asılır.''
Yorumlar
Kalan Karakter: