Şanlıurfa medyasının duayen isimlerinden A.Naci İpek, dün Aydın'da 95 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Kendisini yakından tanıyan çok sayıda Urfalı başsağlığı mesajı yayınladı, duygularını sosyal medya hesaplarında dillendirdi.
O isimlerden biri olan yazar Mehmet Kurtoğlu, 'Bir Şehir, Bir Devir ve Bir Yazar' başlığı altında dikkat çekici bir paylaşımda bulundu.
BİR ASRA YAKLAŞAN BİR ÖMÜR
İpek'i, 'Urfa kültür ve edebiyat hayatında bir kuşağın (1950-60) son temsilcisi' olarak gördüğünü Kurtoğlu, şu yorumu yaptı:
''Gazeteci yazar A. Naci İpek'in vefatı Urfa için bir devrin kapanması demektir. İbni Haldun'a göre bir kuşak kırk yıldan oluşur. Buna göre bir kuşağı kırk yıl sayarsak 1930 doğumlu Naci İpek'i Cumhuriyetin ilk kuşağı kabul etmemiz gerekir. Bir asra yakın bir ömür yaşan İpek, İbni Haldun'a göre üç nesil görmüş. Her nesli on yıl kabul eden anlayışa göre ise on nesil...
Cumhuriyetin ilk kuşağı bu neslin kültür ve edebiyat dünyasında önemli ve özel bir yeri vardır. Bir defa bu kuşağı yetiştiren öğretmenler imparatorluk bakiyesi fildişi/büyük adamlar. Bunlar bir yandan imparatorluğu kurtarmak için mücadele etmiş diğer yandan yeni kurulan Cumhuriyet Türkiye'sini yüksek medeniyet seviyesine çıkarmak için çabalamışlardır. Koca imparatorluğun ellerinden kayıp gitmesine üzülmüş, yeni kurulan cumhuriyeti yaşatmak için canhıraş bir şekilde çalışmışlardır. Ateşi çalan prometeler olmuşlardır. İşte bu devirde yaşayan Mehmet Akif, Fuat Köprülü, A.Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Ziya Gökalp, Faruk Nafiz, Arif Nihat Asya, Halide Nusret vs. büyük hocalardır. Bunların yetiştirdiği nesilden cumhuriyetçi, aydın, sanatçı, modernist, vatanperver, milliyetçi, ahlakçı, kültürlü, ideailist gençler çıkmıştır. Gittikleri yerleri değiştiren, dokunduklarını canlandıran, yokluğu varlığa dönüştüren savaş ve seferberlik görmüş bir nesil. Adeta ekol olmuşlardır.
ŞEHRİN BEYNİYDİ ADETA
İşte bu kuşaktan tanıdığım, meclislerinde bulunduğum birçok şair yazar ilim adamı oldu. Özellikle Halide Nusret'in rahle-i tedrisinden geçmiş öğrencileri ile dostlarıyla tanışma ve görüşme şansım oldu. Ükkaş Ülgen, Rüknettin Akbaş, A. Naci İpek onun talabeleriydi. Onlarla tanışma görüşme imkanım oldu. Özellikle Naci İpek ile gazete ve dergilerde yazdığım sırada çok yakın dostluğum oldu. Özlem kitabevi başta olmak üzere sıra gecelerinde edebiyat meclislerinde beraber olduk. Onunla her sohbetimde Urfa'yı daha yakından tanıma imkanı yakaladım. Şehrin kalbi ve beyniydi adeta. Urfa ile ilgili birçok bilgiyi ondan öğrendim. Şehrin yaşayan hafızasıydı. Birçok şiir şöleninde toplantıda birlikte olduk. Kendisiyle farklı zamanlarda iki uzun söyleşi yapmış, bunlardan birini yayınlamış diğerini ise zamana bırakmamı söylemişti öyle yaptım. Yayınlamadım. Naci İpek Türkçeyi çok iyi kullanan bir yazardı. Şiiri seviyordu ancak o çok iyi bir nesir ustasıydı. Şiir kitaplarını yayınladı. Nedense nesir dalında müstakil ne bir Urfa kitabı yazdı ne de hatıralarını.
KÖŞE YAZILARI KEŞKE SEÇİLİP YAYINLANSA
Her görüştüğümde hatıralarını yazmasını söylemiştim. Bunu bütün dostları söylüyordu. Ancak Naci abi böyle uzun soluklu eserler yazacak haleti ruhiyeye sahip değildi. Sohbeti daha çok seviyordu. Ancak o hatıralarını zaman zaman dergilerde köşe yazılarında kaleme aldı. Bunların seçilip bir araya getirilmesi gerekir. Zira hatıralarının yer aldığı yazıları ile Urfa üzerine yazdıkları çok güzel biyografi ve monografi olur. Ayrıca bugün şehri tanımayanlar için şehri tanıtan bir kılavuz olur.
Urfa'dan çıkmasaydım onunla nehir röportaj yapıp hayatını kitaplaştırmak isterdim. Çünkü o Urfa'nın gerçek anlamda tek gazetecisiydi. Mektepli değil alaylıydı ancak gazeteciliği çok seviyordu. Yarım asır aşkın bir süre günlük yazılar yazmıştır. Sonra Türkçeyi çok iyi kullanıyordu. Basın etik ve ahlak kurallarına riayet ediyordu.Gazete yazıları kusursuzdu. Eleştiri yazılarında dahi bir seviye vardı. Onun Halil Biner ve Misbah Hicri ile giriştiği kalem savaşı örnek eleştiri metinleridir. Bazı tanınmış şahsiyetler üzerine yazdığı portre yazıları vardı. Bu yazılar en az bir kitap hacmindedir. Yarım asırdan fazla köşe yazısı yazmış bir gazeteci...
HAYATI, FAKÜLTE BİTİRME TEZİ OLMUŞTU
Onun hayatını keşke birileri çalışsa. Gerçekte bu işi üniversitenin edebiyat ve tarih bölümü yapmalı. Belki bir gün bu konuya el atan birileri çıkar. Edebiyat fakültesinden dostum Levent Bilgi'ye Urfa'da iken bir ara söylemiştim, o da sağ olsun öğrencilerinin bitirme ödevlerini yaşayan yazar ve şairler hakkında yaptırmıştı. Bu bağlamda yanılmıyorsam Naci İpek, Şükrü Algın, Hulusi Öcal vs. yazar ve şairlerin hayatını bitirme tezi yaptırmıştı.
Naci İpek hem kitapçılığı hem çıkarmış olduğu gazete ve dergilerle Urfa kültür ve edebiyat tarihine damgasını vurmuş bir yazar. Devrinin valileriyle yakın ilişkiler kurmuş, şehre gelen gazeteci yazarlarla görüşmüştür. Halide Nusret başta olmak üzere Yaşar Nezihe, Yaşar Kemal, Bekir Yıldız, Fikret Otyam vs. yazarlarla dostluk arkadaşlık kurmuş, anılar biriktirmiştir.
'BEN URFALIYIM, ŞANLIURFALI DEĞİLİM' DERDİ
Urfa'da sosyal demokrat çizgide olup sağ ve muhafazakar kesimle sıcak dostluklar kuran farklı bir şahsiyettir. Urfa'nın siyasi, kültürel, sosyal, psikolojik ve sosyolojik okumasını Naci İpek üzerinden yapmak mümkündür. Onun tutum ve davranışı hem kuşağı hem Urfa insanını anlama bağlamında bence bir ölçüdür. O bir devrin zihin ve ruh dünyasıdır. Onun hayatını yalnız edebiyatçı değil sosyolog ve psikologlar da merak etmelidir. Nevi şahsına münhasır bir kişilikti. Urfa aşığıydı. Son yıllarda şehrin demografik yapısı değişince 'ben Urfalıyım şanlı urfalı değilim' , 'Urfalıları koruma altına almak gerekir' ve 'Başka Urfa Yok' diyordu. 'Çiğköfteye limon sıkıp sıkmamayı' dahi urfalı olup olmama da bir ölçüt kabul eden derin Urfalıydı.Yanılmıyorsam son yıllarda gazetedeki köşesinin adı da 'Başka Urfa Yok'tu.
ONUN YAŞADIĞI URFA SIR OLMUŞ!
Herkesin Urfa'dan ayrılacağını inanırdım ama Naci İpek'in ayrılacağına inanmazdım. Ayrılıp Aydın'a yerleşti. Bundan bir kaç ay önce onu ziyaret ettim. Koca çınar adeta yaprak dökmüştü. Sonra onun Urfa'dan başka yere defnedileceği hiç aklıma gelmezdi. Urfa'yı bu kadar çok seven bir adamın başka yere defnedilmesi bir kader. Belki bir tercih. Bugün Aydın'a defnedilecek. Naci abi 'Başka Urfa yok' demişti üzerinden yıllar geçti artık onun yaşadığı Urfa gerçekten yok olmuş, sır olmuştu. Belki de bu yüzden başka yere gömülmek istedi. Mezarında bu kadim ve rüya şehrin yok olmasını görmek istemedi. Belki de Urfa, Urfa olmayınca Urfaya gömülmenin ne anlamı var? dedi. Ruhun şad olsun Naci abi.'
Yorumlar
Kalan Karakter: