Hırvatistan’daki sıra dışı vampir mezarı, Orta Çağ Avrupa’sındaki ölüm sonrası inançların ne kadar derin olduğunu ve bu dönemde ölülerin, özellikle de "vampir" olarak adlandırılan varlıkların yeniden hayata dönme korkusunun nasıl toplumları etkilediğini gösteriyor. Arkeolojik bulgular, hem mezarın hem de iskeletin yerleşim biçiminin bu korkuların somutlaşmış bir örneği olduğunu ortaya koyuyor.
Nataša Šarkić'in belirttiği gibi, Slav halkları ve diğer Orta Avrupa kültürleri, Hristiyanlığın kabulünden sonra da eski inançlardan tamamen vazgeçmediler. Hristiyanlık, bir yandan ruhsal yaşamı düzenlese de, diğer yandan eski pagan inançlarının ve halk efsanelerinin etkisi uzun süre devam etti. Bu, özellikle ölülerin ruhlarıyla ilgili korkuların ve mitolojilerin halk arasında güçlü bir şekilde yer etmeye devam etmesiyle görülebilir. Vampirler ve ölülerin mezarlarından kalkıp yaşayanlara zarar vermesi inancı, tam olarak da bu eski inançların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Rašaška (veya Račeša) bölgesindeki arkeolojik kazı çalışmaları, Hırvatistan’ın tarihini anlamada önemli bir adım. Bu bölge, Orta Çağ'ın özellikle geç dönemine dair değerli ipuçları sunuyor. Mezarlık alanının 13. ile 16. yüzyıllara tarihlenmesi, dönemin Hırvatistan’daki sosyal, kültürel ve dini yapıları hakkında bilgi edinmemizi sağlıyor.
Bu dönemin Avrupa'nın diğer bölgelerine kıyasla uzun sürmesinin arkasında, Hırvatistan’ın coğrafi konumunun önemli bir rolü olabilir. Orta Çağ boyunca, özellikle 13. yüzyıldan itibaren, Hırvatistan’ın Osmanlılar ve Macarlar gibi güçlü imparatorlukların etkisi altında olması, bölgedeki kültürel çeşitliliği ve toplumsal yapıyı değiştirmiş olabilir. Ayrıca, yerel halkın dini inançları ve mezar alışkanlıkları, bu dönemin tipik özelliklerini yansıtmakta.
Baraj Gazetesi
Kültür & Sanat
Yayınlanma: 03 Şubat 2025 - 14:10
Vampir efsanesinin gerçek yüzü Hırvatistan'da ters dönmüş kalıntılar ortaya çıktı
Kültür & Sanat
03 Şubat 2025 - 14:10